Pazartesi günü IPCC’nin 3. Çalışma Grubu’nun açıkladığı yeni rapor, bir kez daha kentlerin iklim krizinin önemli faillerinden biri olduğunu belirtirken aynı zamanda çözüme giden yolda kentlerin itici bir güç olabileceğinin altını çizdi.
Reuters’ın aktardığına göre. Kentlerle ilgili bölümün yazarlarından Yale Üniversitesi’nden Karen Seto bu gerçeğin kentlerin potansiyel olarak sorunun üçte ikisini çözebileceğini gösterdiğini, bunun da kentlerin önündeki heyecan verici bir fırsat olduğunu belirtiyor.
Rapor, 21. yüzyılda küresel kent nüfusunda ciddi bir artış olacağını belirtirken bu sebeple bu yüzyılın bir kent yüzyılı olacağını söylüyor. 2018’de küresel nüfusun %55’i kentlerde yaşarken bu oranın 2050’de %68’e çıkması bekleniyor. Bu artışta başı çeken kıtalar ise Afrika ve Asya.
IPCC raporuna göre kentler 2015’te sera gazı salımlarının %62’sinden sorumluyken, bu oran 2020’de %72’ye yükseldi. Hedefleri yüksek, agresif olarak nitelendirilebilecek bir iklim eylem eylemi 2050’de kentleri net-sıfır karbon hedefine ulaştırabilir. Öte yandan rapor eyleme geçilmezse, kent odaklı salımların yüzyıl ortasına geldiğimizde ikiye katlanabileceği uyarısında bulunuyor. Rapora göre, küresel ısıtmayı ortalama 1,5 derece sınırında tutmak için kentlerin iklim eylemine ivedilikle geçmesi gerekiyor ve bunun için de ciddi bir finansmana ihtiyaçları bulunmakta.
Rapora göre iklim dostu bir kent enerji dönüşümünde başı çekmeli; binalarda enerji verimliliğini önceliklendirmeli; sokakları, caddeleri kentlilerin lehine olacak şekilde yeniden düzenlemeli; yeşil çatı uygulamalarıyla, parklar ve ağaçlandırmalar yaparak hem yeni yutak alanları oluşturmalı hem de kentte ısı adası etkisini kıracak adımlar atmalı. Ayrıca nüfus yoğunluğuna yönelik olarak iklim dostu bir kent planlamasına yönelik çalışmalarda bulunmalı. Rapor iklim dostu bir kentin kamu sağlığına da katkısının önemli olacağının altını çiziyor.