İklim İçin Kentler: İzleme & Değerlendirme Raporu’ndan alınmıştır. Rapora ulaşmak için tıklayın.
Doğa temelli çözümler (DTÇ) iklim değişikliğine karşı doğanın ve doğal süreçlerin içerisinden üretilen, bir anlamda doğayla uyum içinde kurgulanan ve -ağırlıklı olarak- yenilikçi olma iddiası taşıyan müdahalelerin genel adı. Bu çözümlerin ana amacı ekosistemi onarıp, korurken toplumun iklim değişikliğine uyumunu sağlamak ve aynı zamanda iklim değişikliğini yavaşlatmak. DTÇ doğayı merkezine alan, doğanın değerini sosyal ekonomik değerlerle eş değer tutan ve daha genel bir planlama gözlüğünden bakan bir yaklaşım. Uygulama düzeyinde, iklim değişikliğinin etkilerine karşı beton ağırlıklı “gri altyapı”ya dayanan konvansiyonel müdahalelerin yerine “yeşil altyapı” uygulamaları gibi alternatif korunma ve uyum yöntemleri savunmakta. Örnek olarak, deniz seviyelerinin yükselmesine karşı kıyılara duvar yapma, baraj ve su boşaltım sistemleri oluşturma yerine deniz ekosisteminin bir parçası olan resifleri ve mangrovları korumak ve onarmak doğa temelli çözümler arasında yer alıyor. Ya da doğal karbon yutağı ormanları korumak ve onarmak da azaltım amaçlı bir doğa temelli çözüm.
Başta tarım, su yönetimi gibi konulara yönelik bir anlayış olarak çıkan doğa temelli çözümler, son zamanlarda kentlerin iklim mücadelesi için de önemli araç haline geldi. Zira, bu çözümler çok fonksiyonlu ve ucuz maliyetli. Aynı zamanda, kamu sağlığı, enerji maliyetleri, hava kirliliği gibi birçok konuda olumlu katkı sunacak yan faydalara sahip. Kentte uygulanabilecek doğa temelli çözümlerin arasında aşırı hava olaylarına karşı yeşil çatı ve yeşil altyapı uygulamaları, gıda egemenliğini sağlayabilecek kent bostanları ve bahçeleri, sıcak hava dalgalarına karşı yeşil koridorlar ve yeşil alanlar bulunuyor. Kentte daha rahat ve sağlıklı yaşamı da sağlayacak yeşil altyapının bir faydası da aşırı yağmurlarla düşen suyun gri altyapıda olduğu gibi kentin dışına boşaltılması yerine toprağa iletilmesi. Böylelikle, sel ve su taşkını gibi felaketleri önlemekle kalınmıyor; aynı zamanda yeraltı su kaynaklarının beslenmesi de sağlanıyor.
Dünya genelinde kentler doğa temelli çözümler konusunda hızlı adımlar atıyor ve kendi yerel şartlarına uygun yenilik çözümleri hayata geçiriyor:
Milano kentinin hemen yanı başında bulunan 3 hektarlık alanda oluşturulan kent ormanı selden korunma, biyolojik çeşitliliği koruma, su kalitesini iyileştirme, rekreasyon alanı sağlama gibi işlevlere sahip. Hesaplara göre, aşırı yağışlarda çevresindeki toprak üstünde akan suyun yüzde 86’sını engelliyor. Ayrıca, yılda 11,7 ton çözülmüş organik karbonu tutuyor.
Pakistan’ın ikinci büyük kenti Lahore’nin merkezinde oluşturulan “Özgürlük Ormanı” doğa temelli çözüm uygulamalarına başka bir iyi örnek. Bir zamanlar “Bahçeler Şehri” olarak anılacak kadar yeşil bir mekan Lahore, yapılaşma nedeniyle ağaçla kaplı alanlarının yüzde 75’ini kaybetmişti. 2019 yılında dünya genelinde en kirli havaya sahip ikinci kent durumunda olan Lahore’da, kentsel ısı ada etkisi ile aşırı sıcaklar ve biyolojik çeşitliliğin kaybı gibi ekolojik sorunlarla karşı karşıyaydı. Endemik bitki ve ağaç türleriyle oluşturulan kent ormanı özellikle hava kirliliğini azaltarak etkisini hemen gösterdi. Bunun yanı sıra, bitki ve hayvan çeşitliliğinde iyileşme görülürken, sıcak hava dalgalarına karşı önemli bir serin alan. Ayıca kent orman iklim adaletinin sağlanmasına katkı verecek biçimde planlanmış. Engellerin erişiminin kolaylaştırılması, kamusal alanda kadınların yaşadığı toplumsal cinsiyete bağlı eşitsizlik ve güvensizliklerin engellenmesi, döngüsel olarak planlanan yürüme yollarıyla sokak satıcılarının iş yapabilmesini, meyve ağaçlarının yoksul halkın bedava kullanımının sağlanması gibi dezavantajlı gruplara yönelik birçok uygulama kent ormanının planlamasına dahil edilmiş.
Birden çok amaç için kullanılan su alanlarına iyi bir örnek Hamburg’daki yağmur alanı. Yaklaşık 2000 metrekareye yayılmış bir çocuk oyun alanı, aynı zamanda bölgede yağmurlarla düşen suyun toplanıp, geçtiği su yollarını ve su depolarını içeriyor. Kanallardan geçen sular yağmur suları kanalizasyon ve yağmur suyu boşaltma sistemine girmeden depolara ulaşıyor ve sonrasında toprağa geçiyor. Bu su alanı serinleme etkisi, karbon tutma, su kıtlığını önleme, kentsel ısı adası etkisini azaltma, yağmur suyu deşarjı gibi birçok işlevi bir arada görüyor.